Uzun zamandır ismini çokça duyup, bir türlü okumaya vakit ayıramadığım bir yazardı sait faik. Gitmeden önce kitabını okumamın, daha iyi olacağını düşünüp "Lüzumsuz Adam" gibi bir başyapıtını aldım fakat hâlâ okumaya vaktim olmadı. Müzeye girdiğinizde, tüylerinizin diken diken olduğunu hissetmek zor olmazdı. Her ne kadar çok ünlü bir yazar da olsa, ölmüş bir insanın evini gezip o evde bıraktığı hisleri koklamak, müze gezmekten çok daha başka bir duyguydu. bu hissi tattığım çok nadir anlardan biriydi. Evdeki göz alıcı tüm eşyalar bir yana, öyle güzel manzarası vardı ki.. Böyle bir manzara her insanı elbette şair ederdi, göğüs kafesinde kalp taşımayan bir mahluku bile.. Sait Faik'in adım attığı toprağa bastığınızı, dokunduğu yerlere elinizin değdini hissetmek bile sizi bu küçük adaya bağlamaya yeterdi. Evet, belki diğer adalar kadar bir ihtişamı yoktu, belki onlar kadar büyük ya da gösterişli değildi. Ama kalbimde daima ayrı bir yeri olacaktı. "Bir insanı sevmekle başlayacak her şey." diyen naif bir insan, içinde hiç kötülük besleyebilir miydi?
İrem Meriç 9/İ 294
İrem Meriç 9/İ 294
Yorumlar
Yorum Gönder