Ana içeriğe atla

MUTLU YAŞAMIN ZOR BASAMAKLARI


         Mutlu Yaşamın Zor Basamakları
   
     Eğitim sistemi ve koşulları günümüz Türkiye'sinde oldukça zor ve uzun bir uğraş gerektiren süreçtir. Bu sürecin sonunda da genel sonuç oldukça üzücüdür.
          Geçmiş zamanda üniversitelere girişin ve gelişim sürecinin sonunda gerekli istihdamın daha kolay sağlandığı söylenir. Günümüzde çok fazla üniversite açılması, bölümlerin çoğaltılması ve eğitim seviyesinin yükseltilmesi bir başarı gibi gözükürken bir yandan da yükseltilen bu seviye ülke genç nüfusunun yüzdelik dilimine büyük oranda pay verirken eğitimini tamamlayan ve iş dünyasına mesleğini icra etme kısmına gelen mezunlar için tam bir kaos oluşturmaktadır.
           En kutsal ve değerli meslek olan öğretmenliği ele alacak olursak ; 4 yılık fakülte, pedogojik formasyon ve eğer yüksek ve doktora yükselmesi yapmadan mesleğine atılmak isteyen bir öğretmenin önünde yine ciddi aşılması gereken bir sınav engeli çıkmaktadır. Bu sınavı da aştığını varsayarsak atanma ve bölge olarak tercihinin dışında mecburi tutulan görev bölgesi ayrı bir sıkıntıdır. Diyelim ki bu bölge sorununu da konum olarak aştı. Bunun ardında o coğrafyaya alışma, o coğrafyada geçimini sağlama ve sosyokültürel kalıbına alışma ayrı bir zorluktur. Bunlar başarıya kısmen ulaşmanın adım adım zorluklarıydı. Peki bir de tablonun diğer boyutuna bakacak olursak tüm eğitimini yüksek seviyede tamamlamış fakat atanamamış ve özel sektörün yıpratıcı ve değerini indirgeyen yapılandırmasıyla karşı karşıya gelen boyutu da var. Eğitimin mutlak gerçeğini savunmakla birlikte sonuçlarının eğitimini tamamlamış bireylere maddi ve manevi refah sağlayan mutlu gençler Türkiye'sinde yaşamayı umut etmekteyim.
           Başarı dolu eğitimin sonucunda zamanını, coğrafyasını ve sosyokültürel benliğini kaybetmek zorunda kalmadan mutlu ve gülen yüzlü öğretmenler, doktorlar, polisler vb... birçok kutsal mesleğe sahip gençler yetişmesi dileğimle...
                                  (LÜTFİ BERGEN)       
                                                                 
                                                                                                                TUANA KORKMAZ
                                                                                                                              9/İ 743
                                         

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ORHAN VELİ KANIK ESERLERİ

                      ORHAN VELİ KANIK ESERLERİ     Orhan Veli'nin Eserleri Şiir: Garip (Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le 1941), Garip (yalnız kendi şiirleriyle, genişletilmiş 2. baskı, 1945), Vazgeçemediğim (1945), Destan Gibi (1946), Yenisi (1947), Karşı (1949). Ölümünden sonra, şairin kitapları bir arada, kitaplarına girmeyen şiirlerle birlikte Orhan Veli, Bütün Şiirleri (1951) adıyla basıldı. Sonraki yıllar yeni basımları yapıldı. Düzyazıları, eleştiri ve hikayeleri: Nesir Yazıları (1953), Denize Doğru (1970), La Fontaine'in Masalları (49 fabl manzum çeviri, 1943, YKY 2003), Nasrettin Hoca Hikayeleri (72 fıkra  manzum  çeviri, 1949, YKY 2003). Bütün Eserleri Edebiyat Dünyamız (düzyazı, konuşma, 1975), Bütün Yazıları (1982; 1. cilt Sanat Edebiyat Dünyamız, 2. cilt Bindiğimiz Dal). Bütün Şiirleri (1975). Çeviri Şiirler (der. Asım Bezirci, 1982). 2003'te Yapı Kredi Yayınları tarafından bütün şiirleri ve öteki eserleri yeniden yayınılanmaya b

TURGUT UYAR'IN 'GÖĞE BAKMA DURAĞI' İSİMLİ ŞİİRİ

      Göğe Bakma Durağı İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz

Ümit Yaşar OĞUZCAN'ın Galata Kulesi Hikayesi

Ü mit Yaşar Oğuzcan'ın yaşamı boyunca 24 kere intihara teşebbüs ettiği söyleniyor, fakat kendisine göre rakam 3 kereden ibaret. Babası da bir şair olan Ümit Yaşar Oğuzcan için babası şu şiiri kaleme alıyor. Bak dünya ne güzel, bu sitem niye, Ettim ben adımı sana hediye. Mutluyum ey oğul babanım diye, Çarptırma hicvinle cezaya beni. Şairin Vedat adında bir oğlu olduktan sonra bile intihar teşebbüslerine devam etmiştir ve her seferinde bir sebeple kurtulmuştur. Bu intihar teşebbüsleri alienin huzurunu iyice bozmuştur. Oğlu Vedat Oğuzcan'ın yetişkin olmaya başladığı zamanlarda bu olaylar sürekli aklında dönüp durmaya başlamıştır. 17 yaşına geldiğinde ise babasına bir ders vermek istemiştir. Vedat Oğuzcan bu huzursuz ortamdan kurtulmak ister ve Galata Kulesi'ne çıkıp kendini aşağıya bırakır. Babasının aksine o ilk teşebbüsünde can vermiştir. Rivayete göre ise yere düştüğünde çevredekiler elinde bir intihar notu bulmuştur. Notta ise şöyle yazmaktadır: “Ba